Toplam Tutar: ₺0
Sepet BoşToplam Tutar: ₺0
Sepet BoşBasım Tarihi: Eylül 2016 | Ebat: 14 X 21 | Sayfa Sayısı: 64 |
Kapak Türü: Karton Kapak | Kağıt Türü: 2. Hamur | Dil: Türkçe |
“Dur, çocuğa bir şey olacak!“ der annem. Çocuk benim. İsmim Ada. İkisinin de tek çocuğuyum. Yok, aslında böyle dersem Lapencik gücenir, Saçlı da, Suna da, sonra Ördök de, Ahtipiş de, Koksiko da, Guronuş da.. Kalabalıkmış ev benden önce. Tam yedi çocukları varmış annemle babamın. Ben gelince sekiz olmuş, tek elin parmaklarıyla sayamazsın, öyle çok. Ama diğerleri, nasıl desem, gerçek çocuk değil onlar...“
İşte böyle tanıtıyor kendini “Ada Fransa’da“ dizisinin ilk kitabı, “Kuşların Başka Şarkılar Söylediği Ülke“ romanının başkişisi, ana kahramanı Ada. Her ne kadar kendini evdeki oyuncak kahramanlarla birlikte sekizinci çocuk olarak görse de, “Kuşların Başka Şarkılar Söylediği Ülke“nin anlatıcısı da olan Ada annesi Türk, babası Fransız bir ailenin tek kızı. Babanın işi dolayısıyla aile Paris’e yerleşmiş durumda ama Ada İstanbul’u hâlâ çok seviyor ve özlüyor. Paris’e taşınırken çok ağladı. Yeni okul arkadaşları Yukiko, Tom, Mélanie, Pauline ve Cyril’le; öğretmeni Matmazel Arlette’le ve dünyaya gelmeyi bekleyen kardeşi Arda’yla ne kadar iyi vakit geçireceğini bilse hiç ağlamazdı belki de. Üstelik annesiyle babasının o doğmadan önce oyuncakçı vitrininde görüp sevdikleri çocuklar Lapencik, Saçlı, Suna, Ördök, Ahtıpış, Koksiko ve Guronuş da taşındılar Paris’e. Aile kalabalık!
Yazar Şule Tankut Jobert’in ifadesiyle, “Ada benim hayalimdeki kızım. Bir sabah Fransa’nın Rennes şehrindeki Thabor Parkı’nda gezerken aklımdan konuşmaya başladı benimle. Yüzyıllık ağaçların arasında, çimenlerin üzerine uzanmış, yanaklarımızı okşayan rüzgarın, çıplak ayaklarımızı ısıtan güneşin tadını çıkarıyorduk. Ada bana başından geçenleri anlatıyordu. O aklıma düştüğünden beri kendimi hiç yalnız hissetmedim.“
Yazarıyla kahramanı arasındaki bu çok yakın ilişki, romana da yansıyor aynı doğallıkla. “Kuşların Başka Şarkılar Söylediği Ülke“, bir annenin çocuğuna gösterebileceği sevgiyle, şefkatle, ihtimamla yazılmış bir roman ve yazarın da ilk çocuk kitabı. Bu yakınlık, Ada’nın bakış açısında da, kişi betimlemelerinde de, romanın üslubunda da çok net olarak görülüyor.
İki ülkesi, iki ana dili var Ada’nın. Yaşadıklarına, olaylara ve hayata da bu iki ülke ve iki dile sahip, zeki, duyarlı, sevgi dolu, merhametli ve sıcacık bir kız çocuğunun gözleriyle bakıyor. Annesiyle babasının yemekler, kahvaltılar, spor gibi gündelik hayat konularındaki farklı konumlarını ya da İstanbul ile Paris, Türkiye ile Fransa arasındaki farklılıkları aktarırken bu özellikler daha da belirginleşiyor.
Ada’nın duyarlılığı, sevgisi, merhameti de gerçekten dikkat çekici. Örneğin, romanın başında, Joelle Teyze’nin tavşan yahnisi pişirdiğini öğrenince, sevgili oyuncak tavşan Lapencik’in pişirildiğini sanıp adeta gözyaşlarına boğuluyor Ada. Öte yandan, Ada’nın anlatımında muzip bir gülümseme alttan alta hep akıyor.
Biraz da bu gülümsemeyle, Ada’nın yeni bir ülkedeki ilk zamanları sevinçlerle yaşanan, masalsı bir tanıma ve tanışma sürecine dönüşür. Ada, annesi Japon, babası Fransız Yukiko ile tanıştığında artık okula gitmeye de hazırdır.
Ürün Sepete Eklenmiştir
Ürün Sepete Eklenmiştir
Ürün Sepete Eklenmiştir