Birden deniz tarafından geldiği hissedilen ılık bir rüzgâr başlar. Çok hafifçe vücutlarını okşuyor gibidir, sonra yavaşça kesilir, havaya sakinlik hakim olur. Aniden tam karşılarında muhteşem bir varlık belirir. Kadın mı erkek mi olduğu anlaşılmamaktadır. İkisi de bir an nefessiz kalırlar.
“Oturabilir miyim?“ dediğinde kulaklarına gelen ses insanı hareketsiz kılan bir müzik gibidir. Müziğin ritmi tüm hücrelerini titreştirir adeta. Her ikisi de aynı anda kekeleyerek; “Tabii.. Tabii... Buyurun.“ derler.
“Ben mail yazan.“ diye gülümser gelen kişi. “Öyle diyorsun bana değil mi Zeynep?“ Zeynep karşısındakinin konuşurken görünen dişlerinin ışıltısına kapılıp gitmiş, rüyada gibidir. İkisinin de aklından ’neye başlıyoruz’ diye geçerken, bir ses gelir kulaklarına, tuhaf bir ritimdir bu. Her taraf titreşmeye başlar, görüntü bulanıklaşıyor gibi olur..
Oturdukları sandalyedeki titreşimler artarken, mail yazanın, gözler önünde gerçekleşen değişimini hayretler içinde izlerler.
“neler oluyor?“ diye ikisi de aynı anda sorar.
Kendi sesleri kulaklarında çınlarken, sanki bir ara mail yazanın; “Bu Da Gerçek!“ dediğini duyar gibi olurlar.
(Tanıtım Bülteninden)