Sen...
Var ya sen...
Kaya sırtında
Yosun gibisin.
Düğüm düğüm örmüşsün ruhunu.
Sönmüş,
Küle dönmüşsün.
Bense,
Tutuştum.
Öpülesi dudaklarında
Sevdim sözü mahkûmun,
Mahkûmuna
Bir buselik af istiyorum...
Umut yok,
Sana af yok da desen,
Moğol bozkırlarına
Sürgüne de göndersen,
Benden
Kurtulamazsın...
Bütün düğümlerini
İlmik ilmik çözeceğim,
Tibet yaylalarında gezecek.
Çin Seddi’nde tutsak edileceğim.
Varşova’da azılı ajanlar peşime düşecek,
İspanya’da rakkaseler
Ölümden kurtaracaklar beni,
Paris’te
Sanatın imbiğinden geçeceğim,
Viyana’da yakalanacağım.
Asacaklar,
Tuna’ya atacaklar beni.
Balıklara yem olacağım,
Karadeniz’de
Takalar trolle çekecekler beni...
Boğazda
Bir meyhanede
Rakına meze diye geleceğim...
Bir lüferde
Yarısı yanmış yürek
Görürsen
Sakın şaşırma...
Dudakların değdiğinde...
Yeniden dirileceğim...
(Tanıtım Bülteninden)