1915 yılının Şubat’ında dört genç asker Çanakkale cehennemi için yola çıktılar.
Hepsi de çocuk yüzlüydü daha... Askerlikle uzaktan yakından ilgileri yoktu, ama hemen harbe gidiyorlardı askere alınır alınmaz.
Kırsaldan kopup gelen ve köylerinden toplanmış tam dört Fransız çocuk...
Topraklarına tutkuyla bağlı bu dört oğlan birkaç ay içinde savaşın dehşeti, korkular, deniz felaketleri, bozkırların çekiciliği, hasret ve doğu kültürünün büyüsüyle tanışacaklardı. Ve onları aynı zamanda inatçı, yenilmez bir düşmanın nefreti de bekliyordu.
Zarlar atılmıştı artık. Jeopolitik çıkarlar adına işleyen bu barbar ve yeni savaş düzeninde adına asker denilen bu kurbanlık kahramanların; kime karşı, hangi bayrak altında ve neden olduğunu bilmeden ölmekten başka yapacakları bir şey kalmamıştı.
2007’de aramızdan ayrılan dünyaca ünlü tarihçi ve romancı Pierre Miquel I. Dünya Savaşı’nın doğu cepheleri destanlarını romanlaştırdığı “Dünya Bir Barut Fıçısı“ adlı dörtlemenin ilk cildinde destansı Çanakkale muharebelerine yer verdi.