İstanbul ve Urfa...
Filmlere konu olmuş iki şehir...
Ve bu şehirlerden taşan hayatlar...
Arayış içinde olan Nusret, İstanbul’un geniş caddelerindeyken adını koyamadığı bir hissin çekimine kapılmasıyla Urfa’nın dar sokaklarında bulur kendini; Urfa’nın dar sokaklarında ve daha önce yalnızca gazete haberlerinde şahit olduğu töre kıskacındaki bir hayatın içinde... Nagihan’ın hayatıdır bu. Daha on dokuzundadır Nagihan. Hayat, dost düşman ayrımını yapamayacağı bir yaşta, kendi kanından birini çıkarır karşısına. Ve Urfa’da bu üç kişi -Nusret, Nagihan ve düşmanı- karşı karşıya gelir. Sonuç ise yine bir gazete haberidir; daha küçük, daha önemsiz ve daha az yer kaplayan...
(Tanıtım Bülteninden)