Bir Kadının Penceresinden

Yazar : Oktay Rifat
Kategoriler : Roman
ISBN : 9789750812675
%40
200,00 ₺
120,00 ₺

Kazancınız : 80,00 ₺
Stokta Son 3 Ürün
Basım Tarihi: Nisan 2018 Ebat: 14 X 20 Sayfa Sayısı: 200
Kapak Türü: Karton Kapak Kağıt Türü: 2. Hamur Dil: Türkçe

Türk şiirinde büyük kanallar açan Oktay Rifat’ın 1976 yılında yayımlanan ilk romanı Bir Kadının Penceresinden, 1975 Türkiye’sinde İstanbul’un aydınlar çevresinde geçen, üç çocuk annesi, evli bir genç kadınla genç ve evli bir devrimcinin yasak aşk hikâyesine odaklanıyor.
“Bir sıkıntı vardı içinde Filiz’in. Çözülmeyen düğümün, çıkmayan çivinin, dönmeyen vidanın, yerli yerine oturmayan kapağın verdiği daralmaya benzer bir sıkıntı. Anlamadığı, anlayamadığı bir şeyler dönüyordu. Kirli işlerin kokusu, İstanbul’un havasında yerel esintilere karışarak, ağır ve sinsi, mahalle aralarına dek yayılıyor, sıva deliklerinden, aralıklardan, eşiklerden odalara, mutfaklara, eşyaya, gündelik yaşama siniyordu. Anlayamıyordu Filiz ama kokuyu alıyordu. Olmuş bir kan çıbanından geliyordu sanki koku. Gazeteler çalan çırpanların, devlet hazinesini soyanların, komandoların, şeriatçıların, öldürülen gençlerin öyküleriyle doluydu. Kimi insanlar yine eskisi gibi yaşayıp gidiyorlardı. Rakı içiyorlar, yönetimi eleştiriyorlar, atıp tutuyorlar, sonra geceleri yan gelip sabaha dek horul horul uyuyorlardı. Bu farfaraların başına bir iş gelmediği, gelmeyeceği belliydi. Buna karşılık bir kıyım vardı içten içe ve kimi zaman açıktan açığa. Kimdi, kimlerdi bu kıyıma uğrayanlar! Selim ve benzerleri, diye düşünüyordu Filiz. Sonra düşünce içeriğinden soyunuyor, Selim kalıyordu tek başına kıyımın önünde.“

Orhan Veli Kanık ve Melih Cevdet Anday’la birlikte çıkardıkları Garip (1941) adlı kitapla geleneksel şiir kurallarını kıran, gündelik hayatın içindeki sıradan konulara yönelerek yeni şiirin kapılarını aralayan Garip Hareketi’nin kurucularından Oktay Rifat’ın (1914-1988) daha sonra Güzelleme, 1945; Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirler, 1946; Aşağı Yukarı, 1952; Karga ile Tilki, 1954; Perçemli Sokak, 1956; Âşık Merdiveni, 1958; Latin Ozanlarından Çeviriler, 1963; Yunan Antologyası, 1964 (bu son iki kitap Oktay Rifat’ın vasiyeti doğrultusunda ölümünden sonra toplu şiirleri arasına alınmıştır); Elleri Var Özgürlüğün, 1966; Şiirler, 1969; Yeni Şiirler, 1973; Çobanıl Şiirler, 1976; Bir Cıgara İçimi, 1979; Elifli, 1980; Denize Doğru Konuşma, 1982; Dilsiz ve Çıplak, 1984; Koca Bir Yaz, 1987 kitapları yayımlandı.

Ozanın kaleme aldığı çok sayıda oyundan kendi yaptığı bir seçme (Birtakım İnsanlar, Kadınlar Arasında, Atlar ve Filler, Çil Horoz, Yağmur Sıkıntısı) 1988’de Toplu Oyunlar başlığı altında; ölümünden sonra bir araya getirilen yazı ve denemeleri de 1992 yılında Şiir Konuşması başlığı altında kitaplaştırıldı. Bunların yanı sıra Oktay Rifat genç yaşlarından başlayarak, özellikle Fransız yazınından birçok yapıtı -bir bölümünü eşi Sabiha Rifat’la birlikte- dilimize kazandırmış, dönem dönem dergilerde yayımladığı çeviri şiirler de ölümünden sonra oğlu Samih Rifat’ın hazırladığı Gece Yazı (1994) adlı kitapta bir araya getirildi. İkinci Yeni’yi önceleyen, farklı poetikasıyla dikkat çeken Perçemli Sokak kitabında gençlik coşkularından uzaklaşarak, gerçeğin gündelik düzenini değiştirip onun unuttuğumuz yüzüne yöneldi. Şiirinde daha kapalı ifadeler belirginlik kazandı. 1960’lı yılların toplumsal hareketliliği, açık ve anlaşılır mesajlarla yüklü Elleri Var Özgürlüğün’ü getirdi. Bunu, şiir dilinde gitgide ustalaşacağı, bilgeleşeceği, evrensel konulara yöneleceği diğer kitapları izledi. 1975 Türkiye’sinde İstanbul’un aydınlar çevresinde geçen ilk romanı Bir Kadının Penceresinden 1976 yılında yayımlandı. Ardından Danaburnu, 1981; Bay Lear, 1982 çıktı.
Bir Kadının Penceresinden, 70’li yılların önemli yapıtlarından biridir. Toplumsal, siyasi, etik birtakım değerlere odaklanan kitap; evli, üç çocuk sahibi ve soğuk bir genç kadın olan Filiz’le, Selim adındaki evli ve devrimci bir genç adamın yasak aşk ilişkisini anlatır. Psikolojik bir okumanın da göze çarptığı bu kitapta Oktay Rifat kadın kahramanının sınırlarını zorlamadan, onun dünyasının elverebileceği ölçüde çerçeveyi kurar.