Toplam Tutar: ₺0
Sepet BoşToplam Tutar: ₺0
Sepet BoşBasım Tarihi: Aralık 2014 | Ebat: 13.5 X 20 | Sayfa Sayısı: 699 |
Kapak Türü: Karton Kapak | Kağıt Türü: 2. Hamur | Dil: Türkçe |
Kürt Sorunu, Türkiye`nin tartışmasız en can alıcı bir numaralı sorunudur. Fakat “Kürt Sorunu nedir”? Kürt sorununu ele almanın temel zorluklarından biri “sorunu tanımlama” problemidir. Literatürde ve söylemde bu sorunun farklı şekillerde tanımlanması başlı başına bir probleme sebep olmaktadır. Her tanımlama, soruna yaklaşımdaki farklı önkabullere dayanmakta ve bu önkabullerden bazıları sorunun yeniden üretilmesinde ve pekiştirilmesinde başlı başına bir işlev görmektedir. Sorunu, “bölücülük”, “terör”, “devlete karşı dış destekli isyan” mukabilinden güvenlik üzerinden tanımlamalar, sorunun çözümüne dönük kullanılacak araçların niteliğini farklılaştırdığı gibi bu araçları aynı zamanda meşrulaştırmaktadır. Aynı sorun, “eğitim eksikliği”, “kalkınamamışlık”, “işsizlik”, “eşitsizlik”, “siyasal katılımdaki zorluklar” şeklinde tanımlandığında, bu defa kullanılacak araçların niteliği değişecektir. Benzer şekilde sorun, bir “kimlik”, “kültür”, “anadil”, “adalet”, “demokrasi” vb. şeklinde tanımlandığında yine çözüm için farklı araçların kullanılmasını gerektirmektedir. Sıra çözüme geldiğinde, bazı durumlarda gerçeğin ne olduğundan ziyade nasıl algılandığı daha önemlidir. Kürt ve Kürt Sorunu hakkında, 1924`ten günümüze, devlet belirleyiciliğinde bir algı inşa edilmiştir. Bugün ya da gelecekte, Kürt Sorunu`nu çözmeye yeltenen aktörlerin öncelikle bu algıyı yeniden inşa etmesi gerekir. Bir algıyı yeniden inşa etmek için de mevcut algının nasıl bir inşa olduğunu açığa çıkarmak gerekir. Özellikle “halk olarak Türkler” için yeni bir algı inşası olmadan, çözüme yönelik yüksek desteğe rağmen, atılan her adım dirençle karşılaşacaktır.