Toplam Tutar: ₺0
Sepet BoşToplam Tutar: ₺0
Sepet BoşBasım Tarihi: Haziran 2017 | Ebat: 13.5 X 21 | Sayfa Sayısı: 336 |
Kapak Türü: Karton Kapak | Kağıt Türü: 2. Hamur | Dil: Türkçe |
Muhafazakârlık, modern dünyanın önemli siyasi ve kültürel akımlarından biri olmakla beraber, Türkiye’de ağırlığı ölçüsünde fikri bir ilgiyle karşılaşmamıştır. Türkiye’de özelikle çok partili hayata geçmek suretiyle muhafazakâr partiler iktidar olmuşsa da bu durum muhafazakâr düşüncenin geliştiği anlamına gelmemektedir. Cumhuriyet’in ilan edilmesi ile mevcut olan ikili yapı tamamen ortadan kaldırılmış ve geleneksellik adına ne varsa bertaraf edilmiştir. Devlet eliyle modernleşme hareketi, toplumu dönüştürme biçimi eski olan bütün kurumların tasfiyesine sebep olmuş bu da geleneksellik adına toplumda var olan yaşam biçimini tedrici biçimde ortadan kaldırmıştır. Tek parti dönemi ile homojen bir yapının oluşması adına tercih edilen tepeden yönetim biçimi, 1946 yılından sonra gelişmeye başlayan ve 1950 yılında DP’nin iktidar olmasıyla da hayat bulan kısmi serbestlik ve demokratik yaşam biçimi, muhafazakârlığın görünürlülük kazanmasını sağlamıştır. Ancak muhafazakârlığın kendini toplumda somut olarak göstermesi sembollerden öteye geçememiştir. Türk muhafazakârlığı, geleneksel anlamda eskiye sahip çıkmakta ve toplumsal değişimlerin zamana bırakılarak tedrici olmasını isterken asla imar ve kalkınmaya yönelik bir direnç göstermemiştir. Hatta söylenebilir ki Türkiye’de kalkınmanın öncülüğünü muhafazakâr partiler yapmıştır. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kendine milliyetçilik içinde yer bulan muhafazakârlık, özellikle ANAP ve AK Parti dönemlerinde yeniden hayat bulmuş ve daha mutedil bir hal almıştır. Tam da bu noktada literatürde olmayan ancak AK Parti ile gündeme gelen “muhafazakâr demokrasi” söylemi dikkat çekici bir noktadır. Muhafazakârlığı güçlü bir biçimde Türk siyasi ve toplumsal hayatın içine döndüren AK Parti ile toplumsal değişim ve dönüşümler ekonomik hareketlilik ile hızlı biçimde yaşanmıştır. Elinizdeki bu çalışmada, toplumsal muhafazakârlık biçimini özellikle Türk siyasi tarihi bağlamında ele alınırken aynı zamanda siyasal temsiliyet noktasında Türkiye’de önemli bir isim olan Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un muhafazakârlık bakışı da irdelenmiştir.