İnsanın en geç ya da hiç tanıyamadığı kişi kendisidir. Beden zihnin uzantısıdır. Biz bu dünyaya kendimizi, zihnimizdeki duygu ve düşüncelerimiz kadar dahil ederiz. Daha radikal bir bakış açısı için duygu ve düşüncelerimizi tanımamız ve zihnimizin kaptanı olmamız gerekiyor. Kaptanı olamadığımız zihnimiz maalesef akıntıya teslim oluyor. Oysaki hayat; affedebildiğinde, güzel sevdiğinde, özgürlüğün büyüsünü bozduğunda, kendini fark edip ve kendine inandığında başlar. Neyi biriktirdiğini fark et güzel insan. Hayat, zayıf yanlarımızdan ya da aşırılıklarımızdan yakalar bizi. Hepimiz kalbimizdeki sırlar ve diğer biriktirdiklerimiz kadar varız bu hayatta. Ne derler bilirsiniz; “Herkes kalbinin ekmeğini yer.” Bu kitabın, kalplerinize dokunması ve sizlere yeni bir farkındalık ve bakış açısı kazanNihayet, annemin yurduna gider olduk.
“Annemin yurdu.”
Kendimi bildim bileli bu söz aklıma sihirli bir masal gibi, meyus bir ninni gibi yerleşmiştir. Henüz kulaklarımın altında sönmez bir türkü gibi yankılanır durur...
Annemin yurdu güneyde midir batıda mı, nehrin öbür tarafında mıdır yoksa dağların yamaçlarında mı, çölde mi veya kırda mıdır hiç birimiz bilmiyorduk. Ancak orasının güzellikte eşsiz bir mesken olduğunu biliyorduk. Orada gökyüzü sanki gökyüzü değil, şefkatli anne; dağlar dağ değil, mihriban baba; çiçikler güya çiçek değil, munis hemşiredir. Oralarda sabahleyin horozlar değil, bülbüllerin şen şakrak sesi uyandırır insanları.
***
Hayriddin Sultonov, Özbek edebiyatının önemli kalemlerinden biridir. Çok sayıda kitabı yayımlanmış, dizi ve sinema senaryoları kaleme almış, dünyaca bilinen yazarların eserlerini Özbek diline çevirmiştirdırmasına vesile olması dileği ile…