Planları arasında aşka yer yoktu. Asla âşık olmaması gerekiyordu. Bu, amacına ulaşabilmesi için ilk koşuldu.
Ama aşkın nasıl geleceği bilinmezdi.
Peki intikam kararından vazgeçecek miydi?
Bu dünya, onun bütün hayatını kapsayan lüks ama yapay, her türlü ayak oyunlarının oynandığı dünyaya benzemiyordu.
Gerçekti, sadeydi ve kolaydı; rol yapması, maske takması gerekmiyordu.
Her şey gerçekti; insanlar, hayat, kumsal, yemekler… Her şey gerçekti ve hayalleri kadar güzeldi. Artık istese de o yapay dünyada yaşayamazdı. Ona bunu düşündüren Nehir'e olan duyguları mıydı? Bunu zaman gösterecekti.
Aşk tam da en olmaması gereken zamanda gelir. Bu nasıl bir kuraldır ki istediklerimizden daha çok, olmasını istemediklerimiz gerçekleşir?