Bir insanın kendine koyabileceği en makul ahlaki hedef “daha iyi bir insan olmak” iken, bunu Tanrı'yı örnek alarak yapmak ne kadar insanidir? Bir insan daha ahlaklı, daha iyi, daha mutlu olabilmek için Tanrı'yı modellemek zorunda mıdır? İnsanın tanrısal ve kutsal kabul ettiği alanla irtibatının her zaman sorulara ve meraklı bakışlara namzet olduğu düşünüldüğünde, bir felsefî düşünce insanın tanrısal olanı model almasını nasıl rasyonelleştirebilir?
Elinizdeki kitap bu sorulara cevap aramak için yola çıkmış, Orta Çağ İslam ve Batı felsefesinde insanın Tanrı'yı model alması fikrinin hangi kavramlar ve metinler etrafında ele alındığının takibini yapan bir kavram arkeolojisidir. Quis ut Deus? (Tanrı gibi olan kimdir?) sorusuna cevap arayan bu çalışma, bir yandan tanrısal ve ulaşılmaz kabul edilen alanın nasıl rasyonalize edildiğini ve insanileştirildiğini araştırırken diğer yandan insani olanın nasıl tanrısallaştığının tarihine ışık tutmaya çalışıyor.