İnsan neden doğar? Nedir bu “mucizevi” olayın amacı? Soru varsa şayet, amaç da vardır. Merak varsa yaşam vardır. Merak bitti mi ne yaşam kalır ne de amaç. Ve hepsinin zaman denilen amansız bir düşmanı vardır.
Bir pansiyon odası. Dağınık kıyafetler, kirli çarşaflar. Polisler, çekilmiş şeritler. İçi su dolu bir küvet. Bir kadın kolu. Ve sevdiği adamın sudan şişmiş suratı...
Toplumsal dayatmalarla kendi özgürlüğü arasında sıkışıp kalmış, otuzlu yaşlarının sonlarındaki Melis’in hayatı, o pansiyon odasına girmesiyle değişiyor. Şehir hayatının ve geçmişinin keşmekeşinden kaçmışken kendini beklenmedik olayların içinde buluyor. Olaylar katman katman belleğine açılıyor, bilinçaltının saklı köşeleri tek tek aydınlanıyor. Bir yandan cinayetin geride bıraktıklarıyla mücadele ederken bir yandan kendi belleğiyle savaşarak geçmişini yeniden inşa etmek için çocukluk travmalarıyla yüzleşiyor. Ve ortaya, okurların zihnine unutulmaz bir film karesi gibi kazınacak bir hikâye çıkıyor.
Başarılı yönetmen ve senarist Emir Mavitan ilk romanı Ait Olmadığım Dünya’da, şimdinin ve geçmişin peşinde olağanüstü bir kurguyla gerçeklik kavramını sorgulatıyor.