“Elbet gün gelecek ve iyi bir pasta, iyi bir ütopya kadar önemli olacak. Kahve nasıl satılır? Bir café’de yalnız bir kadın ne yapar? Pasta çatalla mı kaşıkla mı yenir? Hangi millet hangi tür kahveyi seviyor? Kahveyi kavururken şeker katarsan ne olur? Papazlar café’lerde neden şarap içer? gibi konular önemli olacak. Benim bu yazdıklarımsa önemli olmayacak belki… Ama bir yolda yürürken, yerde görülüp takılınmış bir çizgi roman parçası gibi, o anı hafifleten, yaşanır kılan bir yanı olabilir. O da bize yeter.”
Roman ve öykü kitaplarıyla tanıdığımız Cem Selcen bu kez eski usul kalemleri ve defterleri ile Avrupa café’lerinde dolaşıyor. İlk durağı olan Viyana’da Café Mozart’tan edebiyatçıların uğrak yeri Café Bräunerhof’a, önemli pek çok tarihi kişiyi ağırlayan Café Central’den bahçesindeki açık hava müze gecesine bizi kahvenin rehberliğinde bir yolculuğa çıkarıyor.
Kahvenin Peşinde / Avrupa Café’lerinde dizisi Viyana ile başlıyor…
Serinin diğer kitapları da çok yakında Paris, Berlin ve Roma şehirlerinde okuru kahvenin rehberliğinde yeni keşiflere çıkaracak.