BABAM ÇATLI
3 Kasım habercisi olan son telefon konuşmamız: "Kızım sana bırakabileceğim en büyük mirasım yaşadıklarımdır. Başını hiçbir zaman eğmeyeceksin."
Onun içinde mor dağlara türkü söylemek, uzaktan geçen turnalara el sallamak vardı. O bir devre damgasını vurdu ama içindeki türküyü hiç duymadılar, dinlemediler... Yükselen canhıraş çığlıkların ortasında hep bir "sebep" olarak görüldü, gösterildi.
Oysa bir insanın tek başına bu kadar "çok sebep" olması mümkün değildi. "Utanç Duvarları" gibi yükselen tek yanlı sese verilen bir cevabı özleyenlere ve "Utanç Duvarları"nın acımasız mimarlarınadır sözümüz...
Sadece ve sadece dile getirilmemiş gerçeklerin hikayesini okumak hakkı, bu hakkı isteyen herkesindir...
ÇATLI REİS
“Baba bizim evimiz neresi?”
“Vatanımız Gökçen’im… Vatanımız.”
Yakın tarihimizin bir tanığıyım ve bu süreçte ben bir kahraman tanıdım; Babam Abdullah Çatlı. Onun yaşadıklarının bir bölümüne, sizleri de tanık etmek üzere ÇATLI REİS’i kaleme aldım.
TOMRİS HAN
Kahraman, yazgının sonunu düşünmezdi.
“Cesaretin cinsiyeti olmaz” dedi. Yağın ona, o yağına pusat gösterdi.
Tekliği güç bildi, tebessüm eyledi. Yazgı ona, o yazgıya Kut verdi.
Yurdunu sevecek bahaneler aramadı, sebepleri o yarattı.
Tomris Han bir tarih yaşadı, tarih onu yazdı. Ve an, Türklerin zamanıydı.