Başyapıtları arasında Alfred Hitchcock tarafından sinemaya uyarlanan ünlü gotik romanı Rebecca ve yine usta yönetmenin filmine ilham veren Kuşlar gibi eserleri bulunan İngiliz yazar Daphne du Maurier, tekinsizliği kurgulamaktaki başarısıyla tanınıyor. 1936’da yayımlanan ve yine Hitchcock tarafından sinemaya uyarlanan romanı Jamaika Hanı da türünün unutulmaz örneklerinden biri.
Mary, annesi öldükten sonra eniştesi ile teyzesinin yanına yerleşir. Bu çifte alışmak kolay olmayacaktır çünkü teyzesi Patience zavallı, perişan bir hâldeyken, eniştesi Joss ise Mary’ye kötü davranır ve patronu olduğu, pek de tekin bir yer olmayan Jamaika Hanı’nda gizli kapaklı işler dönmektedir. Mary hem teyzesini bu hâle getirenin ne olduğunu anlamak hem de herkesin uzak durduğu Jamaika Hanı’nın etrafındaki sis perdesini aralamak ister. Aralanan perdeden beliren manzara dehşete düşürücüdür.
Jane Eyre ve Uğultulu Tepeler gibi eserlerin açtığı yoldan ilerleyen Jamaika Hanı, son büyük gotik romanlardan biri.
“Karanlık bir hikâye. Göz kamaştırıcı bir gerilim.” –Daily Express
“Genç bir kadının hayatındaki dönüm noktaları ile gotik romanslara has unsurların kusursuz birlikteliği…” –Independent