Çarpıcı, ölümcül fakat bunu saklayacak kadar akıllı bir adam olan CHRISTIAN HARPER, aslında mükemmel takım elbiselerle centilmen suretine bürünen bir canavardı.
Hayatında ahlaka ve aşka yer yoktu. Ancak alt katında yaşayan kadına karşı hissettiği tuhaf çekimi inkâr edemiyordu.
O, en karanlık arzularının odağıydı. Çözemediği tek bilmeceydi. Ve Stella’ya yaklaşma fırsatı doğduğunda, Christian ona reddedemeyeceği bir teklif yaparak kendi kurallarını çiğnemek zorunda kalmıştı.
Her canavarın bir zayıflığı vardı. Christian’ınki ise oydu.
Onun takıntısıydı.
Bağımlılığıydı.
Tek istisnasıydı.
Sosyal medyada sahip olduğu şöhretin aksine içine kapanık biri olan tatlı ve kibar STELLA ALONSO, kalbini yıllardır kafeste tutan bir romantikti.
Ayrıca, uğraşması gereken iki işi olduğundan bir gönül ilişkisine ayıracak zamanı ya da ilgisi yoktu.
Ancak geçmişinden gelen bir tehlike onu hayatında karşılaştığı en tehlikeli adamın kollarına -ve evine- doğru savurduğunda, uzun zamandır tatmadığı duygulara yelken açmıştı.
Çünkü Christian soğuk tabiatına rağmen onun pek çok şey hissetmesini sağlıyordu.
Tutkuyla dolduğunu.
Korunup kollandığını.
Arzulandığını.
Onlarınki sırlarla çarpılmış ve yalanlarla lekelenmiş bir aşktı.
Gerçekler nihayet ortaya çıktığında ise her şey paramparça olacaktı.