Kendine hayranlık besleyen bir toplum yaşamaktan kesilir, dünyaya perdelerini indirir ve matem çanına elini uzatır. Her kamil olduğuna inanan gibi, şeytanını içinde taşır; artık kaderi şeytanın insafına bağlıdır...
Ama kültür ve medeniyetin oluşması kendine güvene ihtiyaç duyar. Kendine güven de ancak hür bir atmosferde mana ifade eder. Siyasilerin yol göstericilikleri ise otorite ile mümkündür. Her tepeden inmeci tavrın er-geç buhranlara sebep olacağı adeta sosyal bir kanundur.
Otorite toplumun dinamizmini köreltir, buhran da yanıltır... İnkılaplarımıza fermanlarla veya kanunlarla başlayacağımıza, ruhumuzun heyecanlarını keşfedip, hayatımızla besleseydik, bugün gıpta edilecek bir yerde bulunurduk.
Her medeniyet bir insan tipinin eseridir; Doğu yürekli, Batı idrakli insan fizik ve metafiziği meczederek çağımızda ihtiyaç duyulan yeni bir medeniyet filizlendirebilir. Geçmişte bunu başarabilen milletimiz, gelecekte niçin başaramasın!...
(Arka Kapak)