Güney komşumuz Suriye'de yılları bulan bir savaş sürüyor. Siyasi yorumlar, askeri analizler, savaştan kaçarak canını zor kurtaran ve Türkiye'ye sığınanlar ile bu savaş yıllardır gündemimizde. Peki, insani açıdan neler oluyor? Suriye'nin en önemli kalemlerinden Memduh Hamâde, bu insanlık ayıbını edebiyata, efsane bir üslup ve insanı içine çeken müthiş bir girdapla taşıdı.
"On beş dakika sonra korku azalmaya başladı, korkularımızdan tamamen kurtulamasak da bu seslere alıştık. Ama karşımdaki balkonun kapısı açılınca korkum geri gelip kalbimi titretti.
Neyse ki balkona kimse çıkmadı. Balkon genişti ve görünüşe göre yaz geceleri için tasarlanmıştı. Fransız abajurlarıyla örtülü bir pencere ona bakıyordu. Kapısı da Fransız perdeleriyle kaplıydı. Sanırım bütün ev Fransız stiliydi. Kapının açılmasından ve kapıdan kimsenin çıkmamasından korkmaya başladım. Ne olduğunu hemen anlamıştım. Biri beni abajurların arasından görüp yerimi tespit etmiş ve balkonun kenarına doğru sürünerek gelmişti. Oraya vardığında kalkıp beni öldürecek olan kurşunu atacaktı. Böyle anlarda sadece bir düşünce insana hâkim olur: ölüm! Ölmek ya da öldürülmek!”