Tomris Uyar, “Tazı Payı” öyküsünde, “İnsan önce renklerden başlamalı değişmeye.” diyor ve sözünün arkasında durarak bildiğimiz sıradan renklere bürünmeden ilk kitabından itibaren kendi rengini kendi özgün metoduyla birleştirerek edebiyatımıza yeni bir nefes getiriyor.
Sadece öykülerinde değil yine kendine özgü renklerle bezediği çevirilerinde de yazarın kendi kalemindeki nahif, sahici rengi bulmak mümkün. Çeviri yapmak onun için edebi dilini oluşturmak adına katettiği meşakkatli ama bir o kadar kalemini özgünleştirici bir yolculuk oluyor. Salt yazar olarak anılmak yerine çevirmen-yazar olarak anılmayı tercih etmesi boşuna değil elbet. Dilimize kazandırdığı çeviri kitapları okuyan okur, onun çevirmen olarak anılma istemesinin ne kadar yerinde bir istek olduğunu fark edecektir.
En Uzun Gün, Yazı-yorum Dergi ve Yeni İnsan Yayınevi’nin ortaklaşa düzenlediği 1. Tomris Uyar Öykü Yarışması temasından adını alan ve yarışmaya katılan yüzlerce eser arasından dereceye giren ilk dört eserle birlikte yayımlanmaya değer görülen ve her biri kendi rengini bulmuş toplam yirmi öykünün bir araya geldiği bir seçkidir.
“Hakların En Güzeli” adlı öyküde, “Yırtına bozula düzelecek bu dünya ama biz yetişemeyeceğiz.” diyen yazarın anısına saygıyla ve düzelecek dünyaya yetişmek umuduyla artık siz öykü severlere emanet.