Yağmur ince ince yağıyor.
Saatlerdir yağıyor.
Bir şehirlerarası otobüs gecenin ıslak karanlığını yara
yara gidiyor.
Saatlerdir gidiyor.
Ses yok.
Sanki hemen herkes uyuyor.
Arada hafif horultular, alçak sesle konuşanların mırıltıları.
Sürücü kasetçalardaki arabesk parçanın sesini iyicene kısmış, belki de sadece kendisi işitiyor. Bir de yanındaki koltuğa yığılmış, başı önüne düşmüş genç irisi muavin.
Sürücü sigaranın birini söndürüp, ötekini yakıyor.
Yol tenha, gözler uykusuzuktan kızarmış.
(Kitabın İçinden)